14 Aralık 2014 Pazar

Kur Masayi Madam Despina....

Yine mi güzeliz, yine mi cicek? 


Evet Madam Despina meyhanesi bildiginiz Kurtulus son durakta. Boyle bir film vardi adi "Kurtulus Son Durak" idi hatta:) Kurtulus caddesinin sonundaki Carrefour'dan iceri girdiginizde biraz yurudugunuzde goruceksiniz zaten tabelayi... İceri adim attiginizda  o nostaljik havayi direk kokluyorsunuz.


Madam Despina Turkiye'nin ilk kadin isletmecilerinden. Meyhane adabina inanilmaz onem verirmis. Madam, herkes kendi masasinda eglenecek yoksa bir daha gelmesin dermis. Musamba masa ortuleri de 2006 yilinda olen Madam Despina'nin vasiyetleri arasinda. 



Aslinda 20 yil Esentepe'de isletmecilik yapmis Madam, daha sonra son donemlerinde Kurtulus'a tasimis meyhanesini. Mezeler gercekten cok leziz, ozellikle Despina'nin favasini cok begenirim ben. Ciger seven arkadaslarim da cigerini cok begenmekte zira. Dolaptan kendiniz de meze secebilirsiniz. Pacanga boregi de favoriler arasinda bu arada.


İceri kisim ve bahceden olusuyor Despina. Yazin bahcesi cok guzel oluyor. İceri kisim ise 2 bolum odadan olusuyor. İlk giristeki oda genelde uzun masalardan olusuyor. İkinci kisim oda ise daha kucuk, antika radyolarin bulundugu oda. 



Cuma, Cumartesi fasil oluyor. Ama oyle basinizi utuleyen fasilcilar yok. 2-3 sarki calip 20 dakika ara veriyorlar iyi oluyor:) Tam muhabbet yeri. Hani o eski dostlarla meyhane gunlerini yasayabiliyorsunuz.

Ve gelelim benim Despina'yi daha da cok sevme sebebime..Tam kasanın yaninda kocaman bir Ataturk portresi duruyor. Boyutlari bayagi buyuk, guzel..Gunumuzde o kadar unutmusuz ki bu portreyi duvarin bas kosesine asan isletmecileri. Heyecanla gidiyorum bas garsona, ne guzel diyorum, tebrik ediyorum sizi diyorum. Gozlerimin icine bakarak, o bas tacimiz, o olmasaydi burasi da olmazdi, su an boyle eglenemezdik diyor..Daha da bir seviyorum iste ben burayi.


Hemen gidip o guzel, yuce lider Atamizin yaninda onun en sevdigi icki rakiyla poz veriyorum. İcinizden minnettarliginizi tekrar dile getiriyorsunuz, daha da bir yakin geliyor bu masa bu kose. 



Ve veee tam giriste girerken Madam Despina'nin mudavimleri arasinda olan Meral Okay'in sozleri goze carpiyor. Daha sonra Sezen Aksu tarafından sarki haline de gelen bu misralar zaten iyice bir carpiyor sizi mekanda. Diyorsunuz ki İstanbul, meyhaneler ve dostlar...


Kur masayi Madam Despina
Kirli beyaz musamba ortuleri ser
Cek sediri asmanin altina
Yaninda bir ince Muzeyyen Abla

Yine mi guzeliz, yine mi cicek?
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canin sagolsun
Amanin yine mi guzeliz, yine mi cicek
Hamdolsun
Altinbas kadehe yag gibi dolsun...


25 Kasım 2014 Salı

Kıbrıs Girnesel Haller....

Kuzey Kibris Turk Cumhuriyeti...KKTC, yavru vatan....

Akla ilk gelenler ne oluyor? Tabiki kumar bir numarada:) Sonra hellim peyniri, sonra vergisi dusuk ucuz araba ve belki de Turkleri kabul eden universiteleri belki de...

Benim Kıbrıs'a yaptigim ziyaret 2 gun surdu ve Ekim'in sonlarinda denize girebilme serefine sahip oldum yasli Ingiliz amcalarla beraber:) Girne'ye 5 km uzakliktaki Golden Bay Otelin plai ve denizi gayet basarili idi oneririm bu arada. 

Golden Bay Otel Plaji
Denilen o ki Girne, Lefkosa'dan daha hareketli daha guzelmis. Ben tum zamanimi Girne'de gecirdim o yuzden bu yazi Girne hakkinda olacak. Girne'nin eski zamanlardan kalma sehri korumak icin yapılan bir kalesi ve bir limani var. Sehir limanin arkasina yayilmis durumda. 

Kale'den Girne Limani'na bakis
Girne Kalesi'ni cok basarili bir muze haline getirmsiler bence gitmisken bir gezin gorun, limana tepeden bir bakin derim. Ayrıca iceride kaleden sehiri nasil koruduklari, gozlemcilerin nerelerde gozlem yaptiklarini herseyini gostermisler. 

Kale'nin icerisi
Sahilde dalgali bir gune gelirseniz kendinizi okyanus kiyisindaymis gibi hissedebilirsiniz. Cunku cilgin dalgalar bayagi ilgi cekiyor Girne sahilinde:)

Dalgali Girne:)
Simdi gelelim benim Girne turumdan aklimda kalacak tadlara. Evet Kıbrıs mutfagi var, en azindan degisik tatlar var biliniz:) İlk önerim kesinlikle "Kıbris Evi" olacak. Limana girdiginizde ilerlediginizde tabelasini goreceksiniz asagidaki gibi. 


Kıbrıs  Evi'nde cok dar uzunlamasina bir balkon mevcut 3-4 masanin oldugu ama genelde mekan icerideki masalarla dolu diyebilirim. Aslinda kivam tam bir yerel ev yemekleri yapan lokanta tadinda. Ama sarap-bira istediginiz herseyi de icebilirsiniz. 

Kibris Evi icerisi

Kibris Evi balkon
Öncelikli önerim;  hellimli manti ya da bildigimiz klasik manti da olabilir. Sonra balli yenen hellim böregini deneyebilirsiniz. Tuzsuz hellim peynirli gozlemenin ballisi gibi tasvir edebilirim:) Seftali kebabi Kibris'in en unlu kebabi. Etin degisik bir yerinden yapiliyor sanirim ama biraz yagli bir et soyluyeyim:) 

Kıbrıs Evi menu
Bir de Nor böregi var. Yine hellim peynirli yuvarlak bir hamurun kizartılmıs hali diyebiliriz:) Kebap, et yemeklerinin hepsini bulabilirsiniz zaten. Cidden yeni bir tat olsun hayatiniza ,gidin derim:) 

Simdi gelelim ikinci gurme duragimiza. İkinci restaurant'in adi "Niazi's". Genelde cok kalabalik oluyor. Lİman otel ve Rocks oteli gectikten sonra sona dogru yurududunuzde gorebilirsiniz. Burasi icin diyebilirim ki ac gidin, cunku doyana kadar hatta doyupta sonra mide agrisi cekene kadar yiyorsunuz:)

Niazi's bahce
Niazi's de karisik fix menu isteyin, onunuze gelmeyen kalmiyor. Ama favorim yogurt, yogurt...İnanilmaz lezzetli bir yogurt bu, sirf bununla doyabilirsiniz oyle diyim:) Onden bir suru meze geliyor, sonra ana kebaplari geliyor. Ekmekler firindan cikmis lavas seklinde oluyor. Cidden basarili bir isletme. Gidin tadin derim:) Ama midenize dikkat, benimki 2 saatte kendine geldi...


Niazi's yogurt
Son olarak onerim eski tarihi sokaklara dalip gezmeniz. Rum evleri, tas evleri otel-pansiyon-lokanta haline donusturmusler, cok hos olmus. Bu sokaklarda gezerken evet iste eski tarihi olan bir adaya geldim diyebiliyorsunuz. Luks oteller, havuz, plajdan siyrilip tarihin icinde geziyorsunuz:)

Girne tarihi sokaklar


Cok guzel fotograf cekilecek eski kapilar da mevcut. BU arada kapi demisken aklima geldi Kuzey Kibrisliarin Turkcesi cideen cok kaba geliyor bizim konustugumuz Turkce ile karsilastirinca.Aslinda yardimsever, sicakkanlilar ama biraz Turk turistinden bikmis bir halleri var. Ayrica biraz arabesk geldiler bana nedense:)


Bu yaziya asagidaki fotografla veda etmek istiyorum:) Cunku cok hosuma gitti bu manzara hemen dayanamayip cekmeye calistim. İki 50 yas ustu amcalarimin kafalari iyi olmus, eski tas evlere dogru ilerlemeye calisiyorlar ve daha kontrollu amca digerini tasimaya calisiyor. Ama ikisi de sallaniyor:) Onemli olan paylasma, kotu durumlarinda beraber yurumek degilmidir dostlarinla. Girne, bana bu hatirayi dusundukce yuzumde olusacak bir tebessum biraktin......





7 Kasım 2014 Cuma

Praha, Prague, Praga, Prag 2....

Kaldigimiz yerden devam ediyoruz...Simdi sirada eskilerden kalma ruhu yasatan kafelerimiz var:) 
1. Sırada  benim kaldigim Michalska caddesine de cok yakin olan ana cadde Narodni üzerinde olan “Cafe Louvre” yer aliyor.


Cafe Louvre'dan bir kesit


O eski bohem havayi resmen korumuslar. Bana Viyana’daki yerleri hatirlatti ki zaten ordan kalma cok sey var.Einsten’i agirlamis zamaninda. Eski bir salon ve yeni modern tatlarin birlesimi gibi bir yer. Spritz (en sevdigim Italyan kokteyli) bile var menu’de. Fiyatlar tabiki yuksek ama gidip havayi koklamak lazim. O eski  yuksek tavanlar, kucuk masalar, bilardo oynanan arkada ayrilmis özel bolmeler gorulmeli.


Cafe Louvre

2. cafemiz Michalska’nin paralelinde bulunan Kafka’nin cok takildigi “Cafe Montmarte”. İcerisi bildiginiz 1940li yillardan kalma ve o havayi koklayabiliyorsunuz. Tahmin edersiniz ki ana icki yine biraJ Duvarlarda birsuru eski fotograf var, mekanin tarihine girebiliyorsunuz fotolara bakarak:)


Cafe Montmarte
3. Cafemiz ise “Cafe Slavia”. Bu cafe Narodni caddesinin bitiminde, Most Legii koprusunun hemen kosesinde. İceride piyano caliyor ve nehir kenarina seyire daliyorsunuz piyano esliginde. İcerisi genis  sikilmiyorsunuz ve bir zamanlar Nazim Hikmet’in burada takildigini dusunerek daliyorsunuz gecmise...





4. Cafemiz ise “Grand Cafe Orient”. Dunyanin en onemli kubist binalarindan birinde bulunuyor bu cafe. Alt kati bildiginiz turistik bir hal almis ama ust kat eski ruhu koruyor. 

Grand Cafe Orient
Simdi gelelim hani o eski birahane yemek kulturunu nerede bulabilirim diyenlere. Ben her bloga yazan ve cok turistik olan “U Fleku” ‘yu onermiyorum. Benimki yine ayni ayarda olan “U Medudkei. O eski caglardan kalma et yemekleri ve birahane kulturu burda da var.  Gece Saat 12’de kapaniyor bilginize.



U Medudkei 

U Medudkei,  bir et yemegi...
Simdi gelelim tek tek mekan onerilerine:)  Benim en en sevdigim yer olan, Charles bridge ve kugu manzarasina sahip “Conlonianal”... Bohemlikten ve samimilikten catlayabilir. 




Bu cafe, hemen Kafka Museum’dan cikinca sag asagida kaliyor nehir kenarinda. Chill out caliyor ve sadece bir bar var. Acik hava’da senzlong gibi sandalyelerde manzara keyfini sonsuz yasiyorsunuz hem de lokal genclerle beraber.  Kısın icerisi de varmis . Tabiki yine bira basrollerde bu mekanda da:)




Bu arada atlamayim Kafka Museum’um bahcesinde iki tane iseyen robotik heykeller gorulmelikJ 


Kafka Museum Bahcesi


Eger muse meraklisi iseniz o zaman bence gelin cocuklugunuza geri donun ve kale’nin altindaki “Toy Museum”a girin. Giris 2 Eur filan zaten. Ama bildiginiz o cocuklugunuzun gectigi Barbie’lerin evrimlesmesi, eskiden insanlarin neyle oynadigi ve  Noel agacinin tarihini ogreniyorsunuz. Biz arkadasimla costuk burada o barbie’leri ve minyatur evleri gordukce:)


Simdi gelelim az ve oz onerilere. Dancing House kadar sıradan birseyi buraya yazmiyorum, gidip gordum ve sifir etkilenme. Ama tam onun hizasındaki kopruden karsiya gecince  Prague 5 civarlarına geliyorsunuz ve orada “la Terrassa” adlı yerde birseyler iciyorsunuz. Alt kat Michelinli bir lokanta,  yukarıda biraz pahali da olsa sadece bir drinkle takilabilirsiniz. Tam nehrin asagi dogru akis yaptigi yeri ve Charles Bridge, nehir manzarasini doya doya izleyebileceginiz bir yer...


La Terrassa ust kat


La Terrassadan manzara
Simdi tatli zamani...Prag'da yasayan bir arkadasimin önerisiyle gittigim Cafe-Cafe tatlilari konusunda gayet basarili bir Brasserie diyebiliriz. Tam bir Fransiz havasi hakim bu cafede:) Rytirsak caddesi uzerinde, yani Mustek metro istasyonu cikisinin oralarda hemen. Acik pazarın hemen bir paraleli diyebiliriz. Ogle yemeginde bayagi business takilan yerli halki da gorebiliyorsunuz:)




Cafe-cafe iceriden bir goruntu
Cafe-cafe tatlilari

Simdi gelelim Absinth barlara..Berlin'de gittigimden cok daha farkli tarzda Prag'da gittiklerim. Bir kere icerisi bildiginiz bar gibi, bayagi yuksek sesli muzik var. Ama cesit cesit absinth kokteylleri, shotlari herseyi var. Biz shot ictik ve agir geldi. Absinth mojito guzele benziyordu bu arada.
Absinth bar 1

Absinth dedigin ates alir fotosu

Ve simdi yaziyi bitirmek üzereyken son bir oneri. Petrin Gardens'a teleferikle cikip cennet bahcesini mutlaka gorun hatta ilk kırmızı yaprakli yerde fotograf cektirin benim gibi:)


Ben seni sevdim Praha, Prague, Praga, Prag... Benim enerjimi yeniledin, eskiyi tarihi yasattin sokaklarinda. Gidip gorun bence havalar cok sogumadan:) Ozge'den Prag selamlari olsun....

26 Ekim 2014 Pazar

Praha, Prague, Praga, Prag 1....

Ve sicagi sicagina Prag yazimi hemen yazayim dedim...




İlk önerim, bu yazıyı bir arkadasimin onerisiyle Prag’ı gezerken dinledigim “Max Richter” esliginde okumanız ya da Prag’a giderseniz o bozulmamıs tarihi ;Max Richter esliginde gezmeniz.. Ozellikle Written on the Sky sarkisini 4-5 kere calip Charles Bridge veya benim manzarasini daha cok sevdigim  Manesuv Most uzerinde dinleyin ve sehiri seyre dalin...Bu arada most Cekce kopru demek ve aslinda Charles Bridge’in Cekce adi Karluv Most oluyor:)


Bu sehirde buldugum bana guzel gelen, ani yasatan seyleri yazayim dedim. Bu bir mekan da olacak, bir mahalle de:)  



Bir  de bastan belirtmek isterim ki cidden bira sudan ucuz soylemi burada gecerli. 50 lik bira 35-40 czk ise cappucino 60 czk filan. Heryerde her daim bira var ve cesitler inanilmaz. Cok agir degil biralar, ama koyu olanlari da var daha agir.  Benim begendiklerim; Pilsner Urquell, Bernard, Budvar (Budweiser’in orijinali) oldu.


Kale'nin icindeki kilisenin Aksam halleri

Baslayalim favorim Kampa Island’dan. Kampa; aslinda ada degil, nehrin kale tarafinda Charles’in sol asagisinda kalan bir park ve etrafindaki mahallelerin olusumu diyebiliriz..

Kampa Park'a dogru




Parkın icinde modern sanat muzesiyle baslayabiliriz.  Resimdeki gibi onundeki heykeller bile ozgunlugunu gosteriyor sanirim. Bu heykeller uzerinde cesitli pozlar verilmiyor degil bu arada:)




Sonra gelelim Kampa’daki  en unlu kafelerden olan Kavarna Mlysnka’ya..Sehirn tüm sanatcilari, unluleri burada takiliyormus. Gorseniz hic kasinti degil. Bir Cumartesi aksami hic sikilmadan 4 saat gecirdik. Arada Piyano da caldi ve fiyatlar tabi ki her Prag cafesi gibi inanilmaz uygun. Onundeki su degirmeni hala calisiyor ve guzel havalarda bahcede de oturabilirsiniz. Yemelik pek birsey yok aklinizda olsun ama yerli Bernard biralardan icebilirsiniz bol bol burada:)


 Kavarna Mlynska'nin girisi ve Bahcesi



Kampa civarindaki, Old Town’dan gelirken kopru cıkısında ilk sola sapin ve asagi nehire dogru giderken onunde surekli John Lennon sarkilari calan ve ona msjlarla dolu John 
Lennon Wall’i es gecmeyin derim. Tuhaf bir enerjisi var bu graffitilerle dolu duvarin. 



John Lennon Wall

Civarindaki anahtarliklarla dolu nehir kenarlari da gorulmelik. Avrupa’da cok yaygun bu iki sevgilinin gelip anahtarliğa isim yazip baglamalari. 


Simdi gelelim Kale’ye cikarken olanlara:) Nerudava caddesinde yuruyup dukkanlara girip cikiyorsunuz. Old Town Square’in etrafindaki turistik dukkanlar yerine buralari tercih edin derim.  Zencefilli kurabiye satan pastaneler, kukla satan dukkanlar ve unlu Cek kristalleri satan dukkanlar her yerde ama Nerudava’dakiler daha butik gibi.  Prag’a gidip kukla almayani dovuyorlarmis:)  Ama cidden cok guzel kuklalar, tavandan sarkan sekilde figurler var. 

Nerudava Caddesi



Asıl favorim Nerudava’nin bir alt paralel kollarından biri olan Vlasska Caddesinde yer alan “U Moudrych Luceren” adli kitapevinden bozma cafe’dir. Aksamlari gitar veya keman dinletileri de oluyor. Ozellikle cafe’ye girerken sol taraftaki o eski anneannedan kalma mutfak goruntusundeki mekanda da birseyler yemeli icmeli. Dikis makinesi filan var cafede cok tatli. Heryer kitap ve kucuk kucuk masalarla dolu. Herkes gayet sakin, Istanbul’daki servis sektorundeki rahatsiz edici cilginlik gibi kimse gelip ne baktin, ne ettin ne istiyorsun gibi rahatsiz da etmiyor. Tam hayalimdeki bacaklarimi uzatarak, kahvemi icerek kitabimi okuyabilecegim mekan burasi...

U Moundrych Luceren Cafe

Simdi Nerudava’dan dumduz devam edin, evet o yokusu tirmanin ama inanin deger daha lokal bir hayatin oldugu yukarilari gormeye. Birseyler yemek atistirmak icin ilk duraginiz “U Zavesenyho kafe”. Uvoz caddesi 6 numarada, etrafindaki sarmasiklardan bu kafe dikkatinizi hemen ceker zaten.  


İcerisi gayet salas, sigara icilen kisim iceride oldugu icin diger mekanlar gibi ustunuze sinmiyor koku. Duvarlardaki resimler cok super. Ozellikle Isa’nin son yemeginine gonderme yapan cizim cok hosuma gitti. Yemekler gayet guzeldi, ben kızarmis peynir tabagi ve Coleslaw salatasi yedim gayet doydum:) Mekanin rahat bir havasi var ve bar tarafinda mudavim abiler oturuyor belliJ Garsonlar cok guleryuzlu o yuzden begenildi kendisi. 


















Sonra Uvoz caddesinden daha da yukarilara dogru tirmanin. Solunuzda Petrin Gardens’in ust kisimlarini gorecek olursunuz. Hatta parkin icine girin ve super manzaraya dalin, fotograf cekin derimJ Park’tan ciktiginizda Strahov Monastery(Manastir)’i goreceksiniz. Girin icine bir gezinini derim ama sahsen beni cok etkilemedi . Asil daha guzeli hemen yanindaki parkin orada yine cok guzel lokal kendi biralarini yapan bir yer kesfedebilirsiniz. Pek turist yok, gelenlerin cogu yerliJ Prag’daki her yer gibi garsonlar İngilizce biliyor gayet bu mekanda. Mekanin adi “Sv. Norbert” ve antidepresan etkisi yapan biralarindan tadin derim.


Sv. Norbert Butik Birahanesi















İceride fermentasyon tanklarini herseyini gorebiliyorsunuz zaten. Yemek porsiyonlari gayet doyurucu, Dayanamayıp Goulasch yemeginden yiyim dedim ama no,nooo...Et seviyorsaniz belki bir yere kadar, ama o kuru tatsiz ekmekler ne oluyor anlamadim. Kaldi ki burasi yemekleriyle onerilen bir yer:) Neyse gidin takilin yerlilerle bu butik birahanede derim.


Goulasch Yemegi

Simdi gelelim Jazz, jazz’a..Sehirin tum yerinden Jazz akiyor neredeyse. Her gece farkli barlarda canli performanslar ve hepsi birbirinden basarili. Genelde 21.00’da basliyor performanslar. Kampa’nin ustundeki cadde Kampalinska Caddesi uzerindeki “U Maleho Glena” favorim oldu denebilir. Alt katta ufacik bir sahne, cok ufak bir yer ama gruplar cok basarili.


U Maleho Glena Sahnesi, trio band...

Onun disinda Bill Clinton’un saksofon caldigi “Jazz Republic” tavsiye edilir. Daha buyuk ve daha konsere acik bir mekan burasi.  Mustek Metro istasyonunun ciktigi ana cadde Narovni üzerinde.























Bir de 14. yy’dan kalma eski bir hanin alt katina kurulan “Agharta Jazz Centrum” tavsiye edilir. En pahali giris Agharta’da bu arada ve Old Town Square’den giren bir ara uzerinde Zelezna 16’da bulunuyor bu guzel mekan. 



Prag yazisi cok uzun olmasin diye ikiye boldum, bir sonraki yazida  Prag’la ilgili diger mekan onerilerim geliyor:) Burada kaliniz....