İskocya’ya hosgeldiniz!!! İngiltere icinde olan bambaska bir kulture hazır olun...
Ben Luton
havalimanından ucakla gittim, yaklasık 1 saat suruyor. Trenle cok daha uzun
suruyor ve cok daha masraflı oluyor. O yuzden uçağı tavsiye ederim.
|
Princess Gardens |
|
Deans Village Girisi |
Ormanın icine kurulmuş bir şehir ve tarihi, eski dokusunu kaybetmemis bir yasam alanı dusunun. Ustune İngiliz
soguklugundan uzak daha sevecen, yardımsever, konuskan insanlari da icine koyun
ve atın kendinizi Edinburgh sokaklarına.
Turkiyenin Karadenizi, İngiltere’nin İskocyası sanırım:) Aksanları da bayağı farklı, anlamazsaniz ilk basta kasmayın alışıyorsunuz çünkü. Milk'e mölk denildigini duydum mesela:)
|
Dean's Village
|
Sehirin merkezi, orta noktası
Waverly Tren istasyonu diyebiliriz. Her yere yuruyerek ve biskletle
gidebilirsiniz bu arada. Ben lokal bir evde kaldım ve giristeki bisiklet
otoparkı bir kere daha hatırlattı İstanbul’daki araba kullanım cılgınlıgını.
|
Leith Walk |
En favori yerim Dean’s villageden
baslayalim. Bildiginiz sehir merkezine 10 dakika yurume mesafesinde ütopik bir
koy, mahalle burası. Princess street’den dumduz yuruyup QueensFerry’e
dondugunuzde yokus asagi yurudugunuzde nehir kenarına kurulmus Leith Walk’i
goruceksiniz. Leith walk’in basi Deans Village diger bitis noktasi ise
Stockbridge. Leith uzerinde gunun her saati spor yapan insanları ve sirin,
tertemiz nehir manzarali evleri gorebilrisiniz.
|
Scottish National Art Gallery |
Deans village yukarısına ciktiginizda ise Scottish National Art Gallery’i gezebilirsiniz. Bu arada sehirdeki tum muzeler bedava.
Deans Village’da pek cafe yok ama Stockbridge tarafında lokal bar-cafeler de
mola verebilirsiniz.
|
Meadow Park Aksamustu |
Müze olarak önerim mutlaka
gorulmesi gereken National Museum of Scotland. Her katında İskocya tarihine daha
cok girip, haklarında br suru sey öğreneceksiniz. William Wallace hikayesine de
yer verilmisJ
Yasasın Brave Heart! Hatta İskocalrin zamanında İngiliz boyunduruguna girmemek icin ne kadar ugrastigina birebir tanıklık edeceksiniz.
|
National Museum of Scotland'den eski tarihi bir yazı örnegi |
National Gallery’den cıkıp yukarı dogru yurudugunuzde “Greyfriars
Cemetery’i mutlaka gezin. Bildiginiz mezarlıgın icinde Harry Poter pelerinli
turist rehberleri tek tek mezarlık hikayeleri anlatiyor. Sehrin her yerinde
mezarlık var ve bildiginiz acik hava müzeleri gibi hepsi.
|
Arthur's Seat |
Gelelim hepsi birbirinde guzel
parklara. Meadow Park daha cok lokalllerin aksamustu tum aktivitelerini yaptıgı
duzluk bir alan. Her turlu yas grubundan insanı cesit cesit spor yaparken
gorebilirsiniz burada. Holyrood sehirin tepesinde bulunan ve eski yanardagdan
kalma “Arthur’s Seat” in bulundugu park. Bildigin birden kendini sehirden uzak
yaylada yuruyor gibi hissediyorsun burada.
|
Holyrood Park, sehir merkezi sayılacak bu cadde |
Calton Hill ve Regents Garden ise
sehir panaroması icin en iyi alanlardan bence. Sehirin denize baglandıgı kısmı
ve diger tepelerine buradan tanık oluyorsunuz. Biraz fazla ruzgarlı ve turistik
ama gormeye deger mutlaka.
|
Calton Hill'den Panaromik goruntu |
Sehirin ortasındaki, Old town’un baglandigi yer
Princess Gardens resmen sehirin sembolu halinde. Ogrencilerin gelip burada
kosup oynadıgını, insanların ogle yemeklerini yedigini ve yine spor yapanlara
rastliyacaginiz bir alan.
|
Princess Street- Old town |
|
GrassMarket- Pubdan meydana bakis |
Irvin Welsch’in Trainspotting
kitabı ve filmi bu sehirden cikma. Ozellikle publarin ve gece hayatinin yogun
oldugu Grassmarket ve Cowgate caddeleri filmin agirlikli cekildigi yerler.
Koprulerin altındaki cesit cesit barlar, hipster tipleri gorunce daha da iyi
anlayacaksınız. Her cesit bar var. Bir bara giriyorsunuz cilginlar gibi hard rock varken, 3 bar otesi jazz bar bulabilirsiniz.
|
Cowgate Geceleri
|
Three Sisters Cowgate'deki en bilinen pub-beergardenlardan. Acik havada oturabiliyorsunuz genis genis masalarda. Tam bir hipster mekanı gibi.
|
Three Sisters- Cowgate |
Benim gece mekanı olarak tavsiye decegim yerler sanat okulu
ogrencilerinin gelip barda muzik yaptıgı ve oturup istediginiz gibi İskoc
muzigine tanıklık edeceginiz pub “Royal Oak”. Hemen Cowgate’den merdivenleri
cıkıp South Bridge ana caddesine baglandiginiz yerde.Hic turistik degil ve lokallerin sarkilara esligi alip, hadi gitari bana ver deyip calmaya baslaması cok guzel.
|
Royal Oak PUB- live music |
Sehir pub'dan yıkılıyor. Her pub’in ozel biralari ve ayrıca viskileri var. Viski barlar da var ayrıca.
Biralar cok guzel, denenesi. Bir de yine ok lokal olan Meadow park’a giderken
Bernard Terrace uzerindeki tek pub’i da tavisye ederim. İs cikisi klasik
ayakustu pub kulturunu yasayabilirsiniz.
Viski tadımı icin ise bence
Müzesindeki turistik havadan cok viski bari olan ve onceden rezervasyon
yapmanız gereken “Whiskey Bari” deneyin. Royal mİle’dan princess garden’a
inerken bu bar.
|
Mussel Inn Spesiyali |
Ve midye midye. Ana cadde Princess street paralelindeki Rose
Street uzerinde bulunan restaurant “Mussel Inn” e gidip midyeye doyabilirsiniz.
Yarım kilo ozel soslarla pismis midyeyi gayet uygun fiyata burada denemeniz lazım.
|
Elephant cafe |
Harry Potter’in yazarının; Jo Rowling'in intihar
etmek uzereyken bu kitabi yazdigini hep bilirsiniz ve cikis yolu olmustur kendisine.
Kale manzarasıyla kitabını yazdigi cafe “Elephant Cafe'de bir kahve molası
verebilirsiniz. Tuvaletleri mutlaka gorun ve Harry Potter'dan binbir alintiya tanıklık edin:)
|
Royal Mile ve muhtesem gokyuzu |
Sehirin en turistik caddesi ise Old town'daki Royal Mile. Bildiginiz eski Taksim misali, her yer oraya cikiyor Old town'daki. Ortasında bir kilise var isterseniz. Royal mile'dan Waverly'e baglanan tum yollardan gecin. aralıklarda degisik bir kultur hakim evlerin oldugu ve hepsinin adi var. Bunlara Close deniyor, örnek Advocate's Close gibi.
Durduramiyorum kendimiii Edinburgh icin yazmaktan. Zamaniniz varsa sehir disina olan gunluk turlara katilip,
İskocya dogasına da tanıklı edebilirsiniz. Ozge’den guzel, dogal, samimi Edinburgh icin selamlar olsun, her sehir boyle hayran biraksin kendisine.