Ve
sicagi sicagina Prag yazimi hemen yazayim dedim...
İlk
önerim, bu yazıyı bir arkadasimin onerisiyle Prag’ı gezerken dinledigim “Max
Richter” esliginde okumanız ya da Prag’a giderseniz o bozulmamıs tarihi ;Max
Richter esliginde gezmeniz.. Ozellikle Written on the Sky sarkisini 4-5 kere
calip Charles Bridge veya benim manzarasini daha cok sevdigim Manesuv Most uzerinde dinleyin ve sehiri
seyre dalin...Bu arada most Cekce kopru demek ve aslinda Charles Bridge’in
Cekce adi Karluv Most oluyor:)
Bu sehirde buldugum bana guzel gelen, ani yasatan seyleri
yazayim dedim. Bu bir mekan da olacak, bir mahalle de:)
Bir de bastan belirtmek isterim ki cidden bira
sudan ucuz soylemi burada gecerli. 50 lik bira 35-40 czk ise cappucino 60 czk
filan. Heryerde her daim bira var ve cesitler inanilmaz. Cok agir degil
biralar, ama koyu olanlari da var daha agir.
Benim begendiklerim; Pilsner Urquell, Bernard, Budvar (Budweiser’in
orijinali) oldu.
|
Kale'nin icindeki kilisenin Aksam halleri |
Baslayalim
favorim Kampa Island’dan. Kampa; aslinda
ada degil, nehrin kale tarafinda Charles’in sol asagisinda kalan bir park ve
etrafindaki mahallelerin olusumu diyebiliriz..
|
Kampa Park'a dogru |
|
Parkın
icinde modern sanat muzesiyle baslayabiliriz.
Resimdeki gibi onundeki heykeller bile ozgunlugunu gosteriyor sanirim.
Bu heykeller uzerinde cesitli pozlar verilmiyor degil bu arada:)
Sonra gelelim Kampa’daki en unlu kafelerden olan Kavarna
Mlysnka’ya..Sehirn tüm sanatcilari, unluleri burada takiliyormus. Gorseniz hic
kasinti degil. Bir Cumartesi aksami hic sikilmadan 4 saat gecirdik. Arada
Piyano da caldi ve fiyatlar tabi ki her Prag cafesi gibi inanilmaz uygun.
Onundeki su degirmeni hala calisiyor ve guzel havalarda bahcede de
oturabilirsiniz. Yemelik pek birsey yok aklinizda olsun ama yerli Bernard
biralardan icebilirsiniz bol bol burada:)
Kavarna Mlynska'nin girisi ve Bahcesi
Kampa
civarindaki, Old Town’dan gelirken kopru cıkısında ilk sola sapin ve asagi
nehire dogru giderken onunde surekli John Lennon sarkilari calan ve ona
msjlarla dolu John
Lennon Wall’i es gecmeyin derim. Tuhaf bir enerjisi var bu
graffitilerle dolu duvarin.
Civarindaki anahtarliklarla dolu nehir kenarlari da
gorulmelik. Avrupa’da cok yaygun bu iki sevgilinin gelip anahtarliğa isim yazip
baglamalari.
Simdi gelelim Kale’ye cikarken olanlara:) Nerudava
caddesinde yuruyup dukkanlara girip cikiyorsunuz. Old Town Square’in
etrafindaki turistik dukkanlar yerine buralari tercih edin derim. Zencefilli kurabiye satan pastaneler, kukla
satan dukkanlar ve unlu Cek kristalleri satan dukkanlar her yerde ama
Nerudava’dakiler daha butik gibi. Prag’a
gidip kukla almayani dovuyorlarmis:) Ama cidden cok guzel kuklalar, tavandan sarkan sekilde figurler var.
Nerudava Caddesi
Asıl favorim Nerudava’nin bir alt
paralel kollarından biri olan Vlasska Caddesinde yer alan “U Moudrych Luceren”
adli kitapevinden bozma cafe’dir. Aksamlari gitar veya keman dinletileri de
oluyor. Ozellikle cafe’ye girerken sol taraftaki o eski anneannedan kalma
mutfak goruntusundeki mekanda da birseyler yemeli icmeli. Dikis makinesi filan
var cafede cok tatli. Heryer kitap ve kucuk kucuk masalarla dolu. Herkes gayet
sakin, Istanbul’daki servis sektorundeki rahatsiz edici cilginlik gibi kimse
gelip ne baktin, ne ettin ne istiyorsun gibi rahatsiz da etmiyor. Tam
hayalimdeki bacaklarimi uzatarak, kahvemi icerek kitabimi okuyabilecegim mekan
burasi...
U Moundrych Luceren Cafe
Simdi
Nerudava’dan dumduz devam edin, evet o yokusu tirmanin ama inanin deger daha
lokal bir hayatin oldugu yukarilari gormeye. Birseyler yemek atistirmak icin
ilk duraginiz “U Zavesenyho kafe”. Uvoz caddesi 6 numarada, etrafindaki
sarmasiklardan bu kafe dikkatinizi hemen ceker zaten.
İcerisi gayet salas, sigara
icilen kisim iceride oldugu icin diger mekanlar gibi ustunuze sinmiyor koku.
Duvarlardaki resimler cok super. Ozellikle Isa’nin son yemeginine gonderme
yapan cizim cok hosuma gitti. Yemekler gayet guzeldi, ben kızarmis peynir
tabagi ve Coleslaw salatasi yedim gayet doydum:) Mekanin rahat bir havasi var ve bar tarafinda mudavim abiler oturuyor belliJ Garsonlar cok
guleryuzlu o yuzden begenildi kendisi.
Sonra
Uvoz caddesinden daha da yukarilara dogru tirmanin. Solunuzda Petrin Gardens’in
ust kisimlarini gorecek olursunuz. Hatta parkin icine girin ve super manzaraya
dalin, fotograf cekin derimJ
Park’tan ciktiginizda Strahov Monastery(Manastir)’i goreceksiniz. Girin icine
bir gezinini derim ama sahsen beni cok etkilemedi . Asil daha guzeli hemen
yanindaki parkin orada yine cok guzel lokal kendi biralarini yapan bir yer
kesfedebilirsiniz. Pek turist yok, gelenlerin cogu yerliJ Prag’daki her yer gibi garsonlar İngilizce biliyor
gayet bu mekanda. Mekanin adi “Sv. Norbert” ve antidepresan etkisi yapan
biralarindan tadin derim.
Sv. Norbert Butik Birahanesi
İceride fermentasyon tanklarini
herseyini gorebiliyorsunuz zaten. Yemek porsiyonlari gayet doyurucu,
Dayanamayıp Goulasch yemeginden yiyim dedim ama no,nooo...Et seviyorsaniz belki
bir yere kadar, ama o kuru tatsiz ekmekler ne oluyor anlamadim. Kaldi ki burasi
yemekleriyle onerilen bir yer:) Neyse gidin takilin yerlilerle bu butik birahanede derim.
Goulasch Yemegi
Simdi gelelim Jazz, jazz’a..Sehirin tum yerinden Jazz akiyor neredeyse. Her gece farkli barlarda canli performanslar ve hepsi birbirinden basarili. Genelde 21.00’da basliyor performanslar. Kampa’nin ustundeki cadde Kampalinska Caddesi uzerindeki “U Maleho Glena” favorim oldu denebilir. Alt katta ufacik bir sahne, cok ufak bir yer ama gruplar cok basarili.
U Maleho Glena Sahnesi, trio band...
Onun
disinda Bill Clinton’un saksofon caldigi “Jazz Republic” tavsiye edilir. Daha
buyuk ve daha konsere acik bir mekan burasi.
Mustek Metro istasyonunun ciktigi ana cadde Narovni üzerinde.
Bir de 14. yy’dan kalma eski bir
hanin alt katina kurulan “Agharta Jazz Centrum” tavsiye edilir. En pahali giris
Agharta’da bu arada ve Old Town Square’den giren bir ara uzerinde Zelezna 16’da
bulunuyor bu guzel mekan.
Prag yazisi cok uzun olmasin diye
ikiye boldum, bir sonraki yazida Prag’la
ilgili diger mekan onerilerim geliyor:) Burada kaliniz....
|